Geleneksel tıbbın yanı sıra tamamlayıcı tedavi yöntemlerine ilgi artarken, arı zehri tedavisi (apiterapi) son dönemde sağlık dünyasında sıkça gündeme gelmeye başladı. Arı iğnesinden elde edilen apitoksin maddesinin, düşük dozlarda terapötik amaçlarla uygulanmasıyla gerçekleştirilen bu yöntem; romatizmal hastalıklardan bağışıklık sistemi rahatsızlıklarına kadar birçok alanda destekleyici tedavi imkânı sunuyor.
Arı zehrinin içeriğinde bulunan melittin, apamin ve adolapin gibi bileşenler; ağrı kesici, iltihap giderici ve bağışıklık dengeleyici etkileriyle dikkat çekiyor. Uzmanlara göre, romatoid artrit, multiple skleroz (MS), fibromiyalji, bel-boyun fıtığı, sedef, egzama ve bazı Parkinson vakalarında olumlu sonuçlar alınabiliyor.
Tedavi, arının doğrudan sokması ya da özel iğnelerle enjeksiyon şeklinde uygulanabiliyor. Ancak ilk seans öncesinde alerji testi yapılması zorunlu. Arı zehrine karşı alerjisi olanlarda ciddi reaksiyon riski bulunduğu için uygulama, mutlaka hekim gözetiminde ve acil müdahale ekipmanlarının bulunduğu ortamlarda gerçekleştiriliyor.
Fizik tedavi uzmanı Dr. Ayça Demirtaş, “Arı zehri tedavisi alternatif değil, tamamlayıcı bir tedavidir. İlaçlara ek olarak kronik ağrılarda etkili sonuçlar sağlayabiliyor. Ancak kontrolsüz ve bilinçsiz uygulamalar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir” uyarısında bulundu.
Türkiye’de birçok klinikte bilimsel protokollerle uygulanan arı zehri tedavisi, ilaçlara dirençli vakalarda yeni bir umut kapısı olarak görülüyor.
İstersen sana bu haberin yanına "arı zehri tedavisi hakkında bilmeniz gerekenler" başlıklı bilgilendirici bir kutu da ekleyebilirim, böylece daha fazla dikkat çeker.